İçeriğe geç

S a h i p O l m a k C i n a y e t t i r


İçinde geniş bir güçlülük gülümser
Sonra, ikiye, üçe, dörde, bölünür
A n ı l a r…

Çiçeklerle donanmış gelin arabalarından yükselen
O cenaze kokulu gülüşler
Geçmişin ceset gölgelerini düşürür ardına…

Takılmak isterler rahatsızlık kovuğundan henüz çıkmış
Güzel bir kalıbın peşine…

Yaşam acısının önceki kovuğu taşbebeğin kalbine ilişir
Ağızlarda sevgi sözcüğüyle serinlemiş bir koku
Aç düşlerin üstüne serpilir…

Ey genç kız
Gene SU! ! ! ya at kendini
Bak taşbebek ağlıyor! …

O kovuk gibi kalmış kalbindeki sızı
Çengellenmiş anılarına taşbebeğin…

Ey genç kız
O güzel kalıp ağlıyor! …

Geçmiş
Boğazına parmak sokulmuş bir sarhoş gibi
Öğürüyor…

Kuşatılmış bir taşbebekti o
Güzel kalıp sıkıldı mı
Gönlü de soldu…

Sonra tüm gök kubbe kımrandı
Ufuk eğrildi ve durdu…

Yavaşça devrilirken gölgeler
Dudaklar soluk mavi rengi çatlattı…

Ey genç kız
Kendinden söz et biraz! …

O dumanı tüten evin bacasından çıkarttığın şiirden
O mavi gökteki beyaz martının ötüşünden söz et ! …

Şimdi burun kanatlarını
Çiçeklerle donatılmış gelin arabalarından yükselen
Cenaze kokulu gülüşler hırsla şişiriyor…

Burun kanatlarına
Katran ve yosun kokusu dolmuyor…

Birlikte gezdirdiğin o taşbebeği şimdi
Karalara vura vura ağlatacaklar…

Ey genç kız
Gene SU! ! ! ya at kendini! …

Bak
O güzel kalıp ağlıyor…

Haldun Hakman
1982(Ankara)

Bir tekrar şiiri…

Kategori:Yazılar ve Şiirler

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir