İçeriğe geç

Pariste Bir Akça Kavak

-I-

Kuruntu etmişsin sen
Pariste bir akça kavağı
Bir de belki henüz nerede
Olduğunu söyleyemiyeceğim
Bir kentte
Adını veremiyeceğim
Bir ağacı kuruntu etmişsin.

|Dışarlıkta ağaçları anlatan biri sanmamalı
Ömrünün zarına çivit mavisi bir mürekkeple yazıyor bunları. |

Ömrünün ilk kağıdı zar kadar inceydi sanmamalı
Zar dediğin bir kağıttan farklıdır
Kuru soğan yenilen memleketlerdeki
Sofra kıyılarına yapışan
Yapışkan ve nemli o bildik nesneden de
Ve de bir köy kahvesinin dibinde
Yeşillenmeyi çoktan unutmuş bir çınardan da…

-II-

Küllenmiş kestanelerin atası gibi meyvelerle
Yenilen içilen
Badem sözleri ağır ağır süzen
İlkbaharlarda kıyısına uğrayıp dönülen
Yaşama sevincinin katlarından birisi…

Kuruntu etmişsin sen kendine İstanbul’da
Dibine gölge vermeyen bir akça kavağı.

Öyle uzun bir boyu kuruntu etmişsin ki sen
Sanrısız kımıltıları huy edinmişsin.

-III

Gece pırıltılı sularda yansıyan minare slüetllerinde
Kürek gezdiren kayıkçının yüreğini
Fış fış
Kuruntu etmişsin kendine sen.

-IV-

Fincan diplerinde bıraktığın rakıları anımsa
Bir de balıklı rakı şişelerinde gezinen Veli’leri.

Üç fincan rakıyı fondip edip dibini bulduğun
O akça kavak akşamlarda
Ha Paris’in sureti ha İstanbul’un aslı
Ha akçakavak gölgeleri
Ne de ha ömrünün zarına yazılmış
Çivit mavisi mürekkep gözleriyle
O güzelim sevgilinin endamı
Ne de kuru soğan zarının sofralara yapışan
Yapışkan ve nemli o bildik nesnesi…

Sen en başta kuruntu etmişsin kendine kendini
Ömrünün en kaba kağıtları denli kalın o düşüncenin zarını…

Ankara 1979
Haldun Hakman

Kategori:Yazılar ve Şiirler

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir