İçeriğe geç

KAN TUTMUŞ YAYLALARI

Terazisiz düzgünlüğüyle yaylabaşı tutmuş köy damları
Lô çeken yeniyetmeler, bıyıkları ter içinde köy oğlanları
Yeni gelin tuzaklarıyla alna asılmış beşibiryerdelerin
Ortalık sarartan, gün ağartan pırıltılarının gözleri aldığı
Bir sırada, azman ineklerin kızoğlan kız memeleri süt mü akıtır
Gel git heyecanına dayanamayan ergenlerin
İki basamak merdiven üstünde
Rahat dur karakaçan inlemeleri mi sızar…

Bilmem kaç bin yıllık sakalını sıvazlayıp köyün dedesi
Yazın eti soğuk kışın eti sıcak dinlenmeler kurarken
Hicaz yadigârı saatin zembereği boşalıvermez mi…

Kendi etrafında dolana dolana topuk vuran, dönen
Savruk kadın baldırları anında duruma müdahele etmeseydi
Köyün kara çarşafları ve donları onca zamanın kirini
Dereden salına salına geçen bir balığın karnına yerleştirip
Yunus öykülerini kulaktan kulağa geçirebilir miydi…

Hiç deniz görmemiş yayla köylüsünün ağzında ne gezer
Yunus balığının atlayışları, suya dalışları ve maskara çığlıkları
Ne gezer hasret çeken köy tazelerinin gönlünde…

Yusufçuk kuşunun vakitsiz ötüşleri
Endamını Züleyha’nın doymaksızlığından almış
İnce Arap zevklerinin adı en yükseklerde uçan kuşa nasıl takılırdı…

Söğüt gölgesinin nazlı salındığı güneş setlerinin kıyısında
Gergef işleyen ellerin harama uçkur çözen eller olması bir yana
Asıl şaşırtan, İsrafil’in her tarafa yayılan edepsiz yaygarasını duymamaya
Kulak tıkayacağına, sıkı sıkı uyluklara bastırılması gene aynı ellerin
Kasıktan yükselen cehennem ateşi taze yanaklardan dışa vurduğunda
Hiçbir kuvvet tutamaz ondan mıdır bunca kan tutmuş yaylaları…

Yetmişyedi kuşak boyunca sürer güzelleme, yiğitlemenin
Koçaklamanın yanına sereserpe uzanır da bir daha
Kucak kucağa aşağılara yuvarlanıverir ezgileri
Bir günde uzar köyün dedesinin sakalı, gürleşir kır çiçekleri
Sayısız bolalır, ağaçlar bütün bütün kıra döner yüzlerini! …

Yoksa bunca çığırışlar
Dört bir yanı saran âvazlarıyla
Ak mermerler üstüne oğlan çökerten
Fitili uzayan gözleri
Süzüle süzüle
Ak sakalıyla ak mermerler üzerinde dönen
Kırk kere kırk yıl zürriyetinin sürmesini
Gelecek nesillere bırakan memleketimin
Evliya dolu geceleri nasıl
Ağarırdı…


Ankara 1980
Haldun Hakman




Kategori:Yazılar ve Şiirler