İnternetten (sonsuzsevgigrubu (yahoo)`dan bulduğum bir alıntı…2 Temmuz Sivas yangınında yanan Hollandalı genç kızın anısına…
___________________________________________
“Bizi affedebilecek misin Carina?
Hollandalı Carina Thuijs`ın yanmış cesedi, Türkiye`den doğduğu kasaba Doetinchem`e götürüldü ve orada defnedildi. Annesi, toprağa verilmesine rağmen biricik kızının öldüğüne inanmadı. “Kızım söylediği tarihte mutlaka gelecek” diyordu herkese.
Carina`nın dönüş bileti tarihinde havaalanına gitti. Uçak havaalanına indi. Ama Carina yoktu. Anne Thuijs, kızının öldüğünü o an anladı ve olduğu yere yığılıp kaldı. 22 yaşındaki Carina Thuijs`ın Sivas Madımak Oteli`ndeki son saatleri…
TARİH: 2 Temmuz 1993. Yer: Sivas/Madımak Oteli. Saat 13.30. Madımak Oteli`nin lobisi kalabalık. Lobidekiler, yarım saat sonra Pir Sultan Abdal Şenlikleri kapsamında Kültür Merkezi`nde başlayacak Arif Sağ` ın konserine gitmek için son hazırlıklarını yapıyor.
Carina Thuijs, aynı odada kaldığı Yasemin ve Asuman Sivri kardeşleri bekliyor. Bu arada lobidekileri izliyor.
Arif Sağ, sazının akordunu yapıyor.
Bir köşede Türk edebiyatının “ulu çınarı” 65 yaşındaki Yazar Asım Bezirci, iki büyük halk ozanı Muhlis Akarsu ve Nesimi Çimen ile muhabbet ediyor.
Bir başka grupta ise şairler bulunuyor: Metin Altıok, Dr. Behçet Aysan, Uğur Kaynar. Ekibin espri kaynağı, karikatürist Asaf Koçak da orada.
Semah ekibi bir köşede hocaları Kamber Çakır ile sohbet edip gülüyorlar. Carina, tek tük bildiği Türkçe sözcüklerle bu neşeli grubu anlamaya çalışıyor.
Herkesin kendisine gülümseyerek bakması çok hoşuna gidiyor. Hollanda`daki çekingenliği üzerinden atmasına, insanlarla rahat diyalog kurmasına kendisi de şaşırıyor.
Oda arkadaşları Yasemin ve Asuman`ın merdivenlerden inişini görüyor; el sallıyor onlara.
ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİSİ İDİ
Carina, Türkiye`ye 11 gün önce 21 Haziran`da gelmişti.
Leiden Üniversitesi Kültürel Antropoloji Bölümü son sınıf öğrencisiydi. Bitirme tezini, sınıf arkadaşı Maryze Schoneveld ile birlikte hazırlayacaklardı. Tezlerinin konusu: Türk kadınlarının aralarındaki ilişkilerin nasıl yapılandığı; nelerle uğraştıkları ve aile içindeki rolleriydi.
Maryze, Hollanda`da yaşayan Türk kadınlarını; Carina ise Türkiye`deki kadınları araştıracak, sonra karşılaştırma yapacaklardı. Bu konuda kendilerine yardım edecek kişi ise aynı şehirde, Doetinchem`de yaşayan bir Türk, Rahmi Sivri idi.
Rahmi Sivri, Carina`yı Ankara Dikmen`de yaşayan akrabaları Sivri Ailesi`nin yanına gönderdi. Oteldeki Yasemin ve Asuman, bu ailenin kızlarıydı.
Yasemin Sivri, 18 yaşındaydı ve Hacettepe Üniversitesi Felsefe Bölümü`nde okuyordu.
Asuman Sivri ise 16 yaşındaydı; lise ikinci sınıfta öğrenciydi. İkisi de Pir Sultan Abdal Derneği`nde görevliydi. Yasemin, derneğin kütüphane sorumlusu, Asuman ise semah ekibindendi.
Carina, bir ay konuk olacağı Sivri Ailesi`ni çok sevmişti. Bu arada, Ankara Üniversitesi TÖMER Dil Merkezi`nde bir ay sürecek Türkçe kursuna başlamıştı. Ardından Çorum`un Mollahasan Köyü`nde çalışmalar yapacaktı.
Bir yandan dil kursuna giden Carina, arta kalan zamanlarında Yasemin ve Asuman Sivri ile birlikte Pir Sultan Abdal Derneği`ne gidiyordu. Sivas`taki şenliğe gitmeyi çok istiyordu.
Yasemin ve Asuman, “Sivas`ta su bulamazsın, aç kalırsın, yatacak, kalacak yer bulamazsın” diyorlardı.
Carina, “Siz ne yerseniz ben de onu yerim, siz nerede kalırsanız ben de orada kalırım” diyordu sürekli.
30 Haziran günü otobüs Ankara`dan hareket ettiğinde, yolcular arasında en mutlu kişilerden biriydi Carina…
SAAT 14.00
Carina`nın el salladığını gören Yasemin ve Asuman ona doğru yürüyor. Asuman telaşlı; Carina`ya “Telefon geldi mi” diye soruyor. Hayır. Halbuki ağabeyi Yalçın Sivri saat tam 14.00`te arayacağını söylemişti. Yoksa haber tatsız mıydı; ondan mı aramıyordu? Yasemin kardeşini sakinleştiriyor: “Arar merak etme.”
O sırada lobiye Aziz Nesin geliyor.
Herkes hazır; konsere gidilmek üzere otelin kapısına yöneliyorlar.
Dışarıdan slogan sesleri gelmeye başlıyor: “Müslüman Türkiye”… “Kahrolsun Laikler”…
Ne oluyordu?
Öğreniyorlar:
Cuma namazından çıkan 500 kişilik grup, taşlar ve sopalarla konserin yapılacağı Kültür Merkezi`ne saldırmaya başlamıştı.
Konseri izlemek için gelenler karşılık verince, çatışma çıkmış; polis grupları zor dağıtmıştı. Ancak, konsere gelenler dağıtılırken, saldırganların hedefinde Madımak Oteli vardı.
Oteldekiler dışarı çıkmıyor. Ortalığın sakinleşmesini bekliyor.
Konserin iptal edilmesi canlarını sıkıyor. Basın bildirisi hazırlayarak yasaklamayı kınamak istiyorlar. O sırada polis, otelin önünü kuşatmaya alıyor. Azgın kalabalık otelin önüne kadar geliyor.
SAAT 15.30
Carina ilk kez tedirgin oluyor. Çünkü sürekli gülen insanların yüzü ilk kez asılmaya başlıyor. Salonda gerginlik var.
Sorduğunda, “Türkiye`de olur böyle şeyler, aldırma” diyor arkadaşları. “Birazdan biter.”
Biteceğe pek benzemiyor. Saldırganlar otele girmeye çalışıyor. Yönetmen Erdal Ayrancı, Ozan Hasret Gültekin, Şehir Planlamacısı Muammer Çiçek, üniversite öğrencileri Serkan Doğan, Murat Gündüz, Ahmet Özyurt otelin giriş kapısına masa ve sandalyelerden barikat kurmaya başlıyor.
“Yaşlılar, çocuklar yukarıya çıksın!” deniliyor.
Carina, Yasemin ve Asuman`la birlikte odasına çıkıyor. O sırada otele ilk taş atılıyor. Arkasından yüzlercesi mermi gibi yağıyor. Odadan kaçıyorlar. Otelin tüm camları birkaç saniye içinde kırılıyor. Carina herkes gibi koridorda taşların durmasını bekliyor, sessizce.
SAAT 16.30
400 yıl önce Pir Sultan`ı taşlayanlar, o gün dirilmişti sanki…
Kalabalığa katılımlar artıyor. Bağırıyorlar: “Kanımız aksa da zafer İslam`ın…”
Arif Sağ sürekli telefonla Ankara`yı arıyor; yetkilileri haberdar ediyor. Yanıt hep aynı: Korkmayın, askerler geliyor!
Bir avuç polis, kalabalığı otele sokmamak için var gücüyle çabalıyor.
Otelde bulunanlar çaresiz.
Barikatların arkasında bekleyenler, saldırırlarsa ne yapacaklarını konuşuyor. Herkesin elinde fırça sapı, süpürge sapı, sandalye ayağı var. Kimsenin aklından yangın geçmiyor…
SAAT 17.30
Carina, ekipteki kızlarla birlikte koridorda oturmayı sürdürüyor.
16 yaşındaki lise öğrencisi Özlem ve 17 yaşındaki üniversite öğrencisi Nurcan Şahin kardeşlerle sohbet ediyor.
Aynı anda Özlem, çantasından çıkardığı rengárenk iplerle üniversite öğrencisi 19 yaşındaki arkadaşı Handan Metin`in saçını örmeye başlıyor.
12 yaşındaki Koray Kaya, başını ablası 17 yaşındaki Menekşe Kaya`nın dizine koymuş, hiç sesini çıkarmadan yatıyor. O sırada yanlarına karikatürist Asaf Koçak geliyor; mızıka çalıyor.
SAAT 18.30
Kalabalık yedi saattir otelinde önünde. Gitmiyorlar. Bir anlık öfke olamaz bu. Kime, neden bu kin?
Kültür Merkezi önündeki Ozanlar Anıtı yıkılarak otel önüne getiriliyor; parçalara ayrılıp otele fırlatılıyor.
Mustafa Kemal`in “Cumhuriyeti biz burada kurduk” dediği kongre binasının önündeki büstü tahrip ediliyor.
SAAT 19.30
Kalabalık, içeridekilerin kellesini istiyor! Eşit olmayan bir savaş bu. Otelin lobisindeki telefon susmuyor. Olayların çıktığını öğrenen bazı aileler çocuklarını merak ediyor, çırpınıyor yavruları için.
Yalçın Sivri, saatlerdir aradığı otelin telefonunu nihayet düşürebiliyor. Kız kardeşi Asuman`la konuşmak istediğini söylüyor. Asuman`ın telefona gelmesi zor. “Biz aradığınızı söyleriz” diyor oteldekiler. Ağabey Yalçın, “Söyleyin kardeşime karnesini aldım; takdir almış” diyor.
Asuman`ın bütün gün beklediği haber nihayet gelmişti işte; sınıfını takdirle geçmişti.
Sevinçli haberi aldı mı, bilinmiyor.
Çünkü…
Saat tam 19.50`de otelin elektrikleri kesiliyor…
Sonra… Duman kokusu…
Ardından… Kavurucu bir sıcaklık…
Ve alevler…
Gençlerin, çocukların çığlıkları yeri göğü inletiyor. Karanlığın içinde herkes bir yana savruluyor.
Carina, terasa ulaşmak isteyen semah grubunun arasında. Ulaşamıyorlar.
Carina ile birlikte o koridorda oturan semah grubunun gencecik kızları; Yasemin, Asuman, Belkıs, Handan, Gülsüm, Gülender, Huriye, İnci, Menekşe, Nurcan, Özlem, Sehergül, Serpil, Yeşim… Hiçbiri kurtulamıyor.
Eminim; Carina ve o dünyalar güzeli kızlarımız, ozanlarımız, yazarlarımız, aydınlarımız bizi çoktan affettiler.”
H.Hakman aktardı…
_______________________________________
CARİNA …2 TEMMUZ YANGININDAKİ HOLLANDALI!
Kategori:Yazılar ve Şiirler