İçeriğe geç

ÇİÇEKÇE – KIR MENEKŞESİ


1.

Sessiz kulenin dibine bıraktığı bir demet kır menekşesi
Yüzyıllardır kokmuştu burnuma, bir âh almışçasına kırık…

Narin bir yoksamayla dolmuş hayattan gelen armağandı
Kır menekşesini elleriyle toplamaya alışık bir anlağım ya…

O yüzden ilk anda algılayamadım sanırım, aldığımda elime
Kır menekşe kokusunu almam sadece anlağımdan çıkmıştı…

Sonra sonra farkettim kır menekşesi kokusunun sahiciliğini
Bu sahiciliğin yanında uyumuştum binlerce yıldır, uyumaya aç…

Yüreğimi bütün kuşlar taşımıştı kanatlarının uçlarını bitiştirip
Huzurlu bir ölü beden gibi hafifçe uçmuştum onlarla birlikte…

Gözlerim kapalıydı, oysa herşeyi görebiliyordum
Şeffaf gözkapaklarımın hemen altından
Çırılçıplak soyunuyordu duygularım
Güzel bir ölünün hatıra defterine
Bir kır menekşesi gibi düştüm…

Kurutulacak
Yazılacak çok sonraları
O ölünün hatıra defterine…

Defterime düştüm
Defterime
Defter
İM`e düştüm…

Dirimin boğazında kurumuş kır menekşesinin
Geçmişteki haliyim, geleceğe düştüğüm bu konumumla…

Hayâlimin yakıcı sonsuzluğuna düşürdüğüm bir göz`üm
Hücrelerimde yeniden açanım, kanımı seninle bezedim…

2.

Kır menekşelerini çıkarıp saçtığımda etrafa duyduğum tek ses
Aniden patlayan bir ampulün, ince akkor telinin
Olağanüstü parlamasıydı, sönmeden önce gözümü sonsuzca
Almasıydı ve beni içine çekmesiydi bir kara delik uzayında…

Okşamasıydı yavaşça, ustaca, delişmence
ç i ç e k ç e…!


Haldun Hakman
08.05.2004 Ankara

Kategori:Yazılar ve Şiirler