İçeriğe geç

BERİTAN !

Beritan adlı bir film izledim internet`ten. İki saat kırk dakika sürüyor ve belgesel olmasa da belgesel gibi izlenebilecek denli “gerçekçi” ses ve görüntü efektleri var filmde. TSK ile PKK “gerillalarının” savaşmasına dair bir film.

Film ile ilişkin bir link vermeyeceğim. İsteyen bulabilir nasılsa, ancak yapımcısının ifadelerine dair bazı söylemleri aktarmakla yetineceğim ve sonra kendi kısa düşüncemi söyleyeceğim…

__________________________________________________________________

” BEHDİNAN (27.03.2006) – Kürdistan dağlarında son yıllarda çekilen sinema filmlerine bir yenisi daha eklendi. Dağın olanaksızlıkları içerisinde çalışmanın tamamı, senaryo, oyunculuk, teknik, yönetim ve güvenlik koşullarının sağlanması gibi bütün yanlarıyla bir gerilla üretimi özelliğini taşıyor. Film önce gerilla bölgelerinde gösterime sunulacak. Yönetmen Halil Uysal, Jinda Baran ve Dersim Zerevan ile 17 kişilik gerilla grubundan oluşan ekipleriyle 2004 yılı Haziran ayında senaryosu hazırlanan ve 2005 mayıs ayından itibaren çekimlerine başlanan Gülnaz Karataş (Beritan)’ın mücadele hayatını konu alıyor.

3 yıldan bu yana hazırlık ve çekimleri yapılan `Beritan` filme ilişkin Halil Uysal, “filmi ihanetçi, işbirlikçi ve tasfiyeci çizgiye karşı bir cevap olmak amacıyla çekim. PKK gerillasının gerçek çizgisinin ne olduğunu göstermek istiyordum“ diyor.

Halil Uysal, Jinda Baran ve Dersim Zerevan tarafından senaryosu yazılan film, 2005 yılı Mayıs ayında çekimlerine başladı. Ekim ayına kadar çekimleri süren film tamamlanarak önümüzdeki günlerde gerilla bölgelerinde gösterime sunulacak.

`AMAÇ BİR ŞEYLERE CEVAP VERMEK`

Set, altyapı çalışmaları ve maddi imkanları HPG ile PAJK tarafından sağlanan `Beritan` aynı zamanda Halil Uysal ve ekibinin ilk uzun metrajlı filmi oluyor.

Özellikle bu dönemde, bu filmi çekmekteki amaçlarının bir şeylere cevap cevap olmak olduğunu söyleyen Uysal, “Beritan filmini olumsuzluklara karşı bir tepkidir“ dedi. Uzun yıllardır dağda bulunan Uysal, “Örgütümüz içinde geçen süreçte olumsuz şeyler yaşadı. Hak etmediği şeyler yaşatılmak istendi. Buna karşılık önderlikte o süreçte Beritan çizgisini gündemleştirdi. Herkesin duruşunu netleştirdiği bir süreçti. Benimde duruşum bu olsun dedim. Filme başladım. Diğer bir şeyde, Beritan’ın bir hayal değil, gerçek olduğunu göstermek istedim” diye konuştu.

`BU BİR GERİLLA FİLMİDİR`

Uysal, filmi piyasaya oynamak için yapmadığını, ilk defa bir yerlerde yayınlanıp yayınlanmaması kaygısına girmeden çektiğini söylüyor. Yaşanan sürecin çelişkilerini yoğun bir şekilde yaşadıklarını ve bunları filme yansıdığını söyleyen Uysal şöyle konuştu:

“Filmimiz Nisan başında gerillada gösterime girecek. Bir yerlerde yayınlanıp, yayınlanmama kaygısına ilk defa girmedim. Hiçbir yerde yayınlanmayabilir de. Bir yerde kalsın istedim. TV ve sinemalarda film engellenebilir. Ancak dağlarda gerillaya göstereceğiz. Bunu hiç kimse engelleyemez. Kürt halkına da ulaştırmaya çalışacağız. Gerillanın bulunduğu tüm alanlarda kendim dolaştırıp gösterime sunmak istiyorum. Onların kritiğini, tepki ve eleştirilerini almak istiyorum. Çünkü bu film onları anlatıyor. Gerillanın onayı benim için çok önemli. Gerilla onaylarsa halka sunabilirim. Bu filmi önce bu halkın içinden çıkıp gelmiş, kendi yaşamı olarak algılayan, yaşayan, bu halkın çocukları olan gerillaya sunacağım. Bu film benim için PKK’den ne kadar anladığımın bir sınavı oluyor. Kendimi vurduğum bir ölçü oluyor.”

`ELİMİZDEKİ BERİTAN`DAN YOLA ÇIKTIK`

Film ekibinden, kameraman ve oyuncu Jinda Baran ise `Beritan`ın diğer filmlerinden farklı olduğunu söylüyor. Ellerinde net bir senaryo yerine Beritan`la yola çıktıklarını dile getiren Baran, “O yüzden her sahnesi, karesi tartışılarak çekiliyordu. Teknik bir çalışma değildi. Ruhsal bir uyum vardı. Herkes katıldığı oranda önde ve içinde olurdu. Net bir senaryomuz yoktu. Elimizde bir Beritan vardı. Onun işleyecektik. Tarihe mal olmuş birinin filmini yapmakta hata payımız sıfırdı. Yani hata şansımız yoktu“ diyor.

Filme başlarken kendilerini bir anda Beritan’ın cenazesini arama peşinde bulduklarını ifade eden Baran şöyle konuştu: “Beritan hepimizin şahsında bir arayıştı. Güçlü grubumuz onu bulma arayışındaydı. Sözlerin yerine her şeyi Beritan çalışması anlatıyordu. Bu yüzden bir ruh birlikteliğinin ortaya çıkardığı bir ürün oldu.”

Beritan filminin müziği ise sanatçı Memo tarafından hazırlandı. Müzik için birçok çevreye baş vurduklarını ancak sadece Memo’nun kendilerine olumlu cevap verdiğini, bunun kendileri için önemli olduğuna dikkat çeken Baran, “Katkıları bizi mutlu etti. Morali kıldı. En az bizim kadar onunda emekleri geti. Özgürlük yolundaki mücadelemizin bir taşı da onun tarafından döşenmiş oldu. Bu yüzden ekip olarak kendisine çok teşekkür ederiz” diye konuştu.

ANF NEWS AGENCY”
___________________________________________________________________

Bu filmin 160 dakikasını da defalarca izlediğimde vardığım sonuç şunlar oldu:

– Gerilla düşüncesinin hiç olmadığı denli sallapati işlendiği bir senaryoyu dağ koşullarında ve gerçek silah sesleriyle ve belki de patlayıcılarla ses efekti olarak “gerçeğe” yakın”gerçekleştirmiş bir film dedim önce…

– Araya serpiştirilmiş “tırki”(türk) denilen bir kadın “gerillanın” varlığı ajit-prop etkisi için türkçe konuşmalarla serpiştirilmiş…Arada, bir kürt delikanlı “gerillası”na; Drama Mahpusunda Hasan türküsünü sevgiyle okutuyor ki, belli ki Beritan adlı kadın Gerilla ezberletmiş…Sonra ölüyor Hasan…Elbette Beritan`da ölecek sonra…

– Beritan hep kadın “gerillalarla” geziyor bir bölümde, sonra erkek “gerillalarla”da birlikte savaşa devam ediyor…

– Arada kamptaki “mutlu günler” görüntüleri ve söyleşileri yer alıyor ki; hiç inandırıcı değil…

– Gerilla savaşının gelişmemiş silahlarla yapılamayacağına dair bir izlenim alıyorsunuz(Bixileri bir yana bırakırsanız), karşıda TSK`nin dev ordusu tüm teknolojisiyle saldırıyor, ki evet güçlü silahlar kullanıldığı doğrudur, ancak öyle bir ses efekti ve görüntü efekti kullanılmış ki, bu gerillalar açıkta bile çarpışırken f-16`ların, scorsky`lerin füzelerine karşın sağ kalıp sonuna dek savaşabiliyorlar… Söz konusu 17 gerillanın yarısı sağ kalıyor…Bu arada mağarada değiller…

– “Gerilla savaşı” denilen sürecin aslında “düzenli ordu” sürecine giden bir olgu olduğu anlatılmak isteniyor, ki başarısız bir aktarım var filmde…

– Film tam anlamıyla “politikleşmiş askeri savaş stratejisi” üzerine kurulmaya çalışmış olsa da; kesinlikle “gerilla” denilen süreci politikadan tamamen sıyıran ve sadece “savaş stratejisine” indirgeyen bir senaryo ile malûl…

– Mağaralar düşüncesini Vietnam yeraltı sığınakları düşüncesine taşımaya çalışsa da; filmde gösterilen, bir mağarada ilkel olarak açılmış bir takım çıkış ve ateş deliklerinden ibaret, ki yönetmen bu filmi gerçek mekanda çektiğini söylüyor, buna inanıyorum, ama teknolojik silahlara dayanması olası değil bu inlerin….

– Çok daha fazla sürdürebilirim bu film eleştirisini; ancak asıl söylemek istediğim şey; bu filmi izleyen her kürt çocuğu ağlayacaktır Beritan için…

– Ağlayan kürt kardeşlerime ve çocuklarıma lafım olmaz, lafım PKK hareketine dikkatle bakmaları ve ajit-prop olan bu filmi gerçekle katrıştırmamalarıdır…

– Nereden biliyorsun diye bir soru gelirse yanıtım, CHE GUEVERA`dan biliyorum olacaktır…

– Son söz olarak kürt halkı bu ülkenin asli unsuru olarak resmi ideoloji tarafından Lozan`dan beri ihmal edilmiş bir halktır. Ama benim ülkemin halkıdır.

-Kürt Sorunu vardır, resmi ideoloji ve bir çok düzen partisi bu sorunu on yıllardır görmemezlikten gelmiştir…

– Bu sorunun çözümü için siyasal planda gerçek bir devrimci sosyalist demokrasi perspektifinden bakan, ülkemizin kaderini dünya emekçilerinin kaderiyle birleştirebilen doğru bakış açıları üretmek gerekir.

– PKK ssyalizm düşüncesini çoktan terketmiş ve küresel kapitalist emperyalizm ile birlikte “oyun”a katılmıştır…En azından nesnel olarak bu böyledir…

– Kürt devrimci sosyalistlerinin gücünü her zaman kırmaya uğraşmış bir harekettir pkk…

…….

Çok fazla sürdürebileceğim bu savları şimdilik kesiyorum ve her kürt arkadaşıma, yoldaşıma sonsuz sevgiyle şu çağrıyı yapıyorum:

“Gelin canlar bir olalım, münkire kılıç çalalım”. Bunun yolu pkk değildir.Kürt Devrimci Sosyalizmidir. Türk Devrimci Sosyalizmidir ya da tutsi devrimci sosyalizmidir!… O zaman köken farkı kalkar ve faşizme ve kapitalist emperyalizme karşı, demokratik devrimci sosyalist hareketi dünya çapında yaratabilir insanlar.

Enternasyonalist Devrimci Sosyalizm`dir halkları birleştiren.

Ölen 30 binden fazla kürt gencinin anısına saygımla evet, ama Enternasyonalist Devrimci Sosyalizmin dünya çapındaki demokratik sürecini baltalayan pkk sürecine karşı çıkmaklığımla birlikte, yanlış ve kirli savaşın her tür düzeyine, özellikle de şövenist savaş kışkırtmacılıklarına da karşı çıkmaklığımla…Şövenistlerin Linç kültürünü de lânetliyorum!…

TSK içinde görev yaparken ölen Türk, Kürt, Lâz, Gürcü, Boşnak vd. Erlerim Mehmedlere de saygımla…Annelerine ise saygıdan öte duygularımla…

Tüm dünya emekçi halklarının içinden çıkmış enternasyonalist devrimci sosyalistlere ise sonsuz sevgimle…

selamlar ve sonsuz sevgiyle.
Haldun Hakman



Kategori:Yazılar ve Şiirler