Sordum:
bu hükümsüzlük neden?
Parmakları çıtlatmayı sürdürdü
gözucunda yuvarlanan hüzündü.
Sabaha dek koynumda ısın, dedim
parmakları çıtlatmayı kesti
kuru dudaklarında gezinen diliydi.
N`olacak bu çocukların hali
hepsi umarsız yaşıyor
derken, tam sırasıydı öptüm.
Üzünç çatladı, yarıldı, ıslak dudaklarımdan döküldü
kartopuydu, yuvarlandı ciğerlerime
kupkuru bir öksürük ve sızı kaldı göğsümde.
Teşhis:
çağdaş adıyla anılan umarsız bir sevdaydı
acı dedim bir hayat boyudur
kısacık mutları gezdiren bir kertenkele
duvar üstlerinde bir imge…
Sonra
acıyı hep bir kertenkele gibi gördüm;
bir sürüngen
bir yaratık
eski çağlardan bir şeyler anımsatır…
Çocuksu o mut`ların güneşiyle eritilen kartoplarının
denizde biçimlenmiş halidir acı hep.
Deniz her zaman acıyla saldırdı yüreğime
köpüren izler acıdan artakalanlardır
Antik kalıntılar gibi doldurup gözuçlarımı
bir gün bana sorulacaktır:
bu hüküm neden?
Diyeceğim ki:
tüm sorular hükümsüzdür!
Bu çağda tutuklu
tersyüz edilmişidir tutuksuz yaşayanın, deyip
duvar üstlerinden gülümseyen bir imgelem bırakacağım:
şiirlerimdir onlar!
sürüngenleridir hayatımın!
Haldun Hakman
Ankara
HAYATIMIN SÜRÜNGENLERİ
Kategori:Yazılar ve Şiirler